6 Ağustos 2012 Pazartesi

İstanbul Gezilecek Yerler






Yüzölçümü:5.461 km²
Nüfus:13.255.685
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) hazırlamış olduğu 2010 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) Nüfus Sayımı Sonuçlarına göre İstanbul'un Toplam Nüfusu 13.255.685 kişidir. Toplam nüfus içerisinde 13.120.596 (% 98,98) kent nüfusu, 135.089 da (% 1,02) kırsal nüfusudur.
İl Trafik No:34
İl Telefon Kodu: Avrupa Yakası: 212, Anadolu Yakası: 216


"Orada, Tanrı ve insan, doğa ve sanat hep birlikte, yeryüzünde öylesine mükemmel bir yer yarattılar ki, görülmeğe değer." Bir koluyla Asya'ya, diğeriyle Avrupa'ya uzanarak iki kıtayı da kucaklayan kenti Lamartine böyle tanımlıyor.
Başkentler başkenti olarak bilinen, önce Roma, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış, Osmanlı İmpatatorluğuna başkentlik yapan İstanbul, geçmişin ihtişamını gururla korurken modern bir geleceğe doğru ilerlemektedir. İstanbul'daki çeşitlilik ziyaretçileri gerçekten büyülemektedir. Müzeleri, kiliseleri, sarayları, camileri, pazar yerleri ve doğal güzellikleri bitmez tükenmez nüanslar sunmaktadır. Boğazın kıyısında şöyle bir arkanıza yaslandığınızda, grupta kızaran renklerin karşı sahildeki evlerin pencerelerine yansımasını seyrederek, yüzyıllar öncesinde, insanların bu olağanüstü yeri neden seçtiklerini birden anlar ve İstanbul'un "dünyanın merkezindeki" şehir olduğunu hissedersiniz.
Şehrin en güzel anıtları, Haliç-Marmara Denizi-Surlar arasında kalan yarımadada yer alır. Kentin tepelerinden yükselen 500'ü aşkın caminin sulieti başdöndürücü bir atmosfer yaratır. İnsan kendini geçmiş zamanla bugün arasında bir rüyada gibi hisseder! Altı minaresiyle İstanbul'un sembolü haline gelen, dekorasyonunda kullanılan mavi çiniler nedeni ile "Mavi Cami" diye anılan Sultanahmet Camii'ni mutlaka görmelisiniz. Karşısında, İmparator Justinien zamanında kilise olarak inşa edilmiş olan ünlü Ayasofya Müzesi yer alır; mimari hünerler örneği olan bu yapı, Hz. İsa'yı, Hz. Meryem'i ve imparatorları tasvir eden nefis mozaik panolarla bezenmiştir. Bir başka tepeden bu iki muhteşem abideyi seyreden Süleymaniye Cami ise Osmanlı mimarlık sanatının zirvesidir. Kanuni Sultan Süleyman'ın isteği üzerine Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir.
Marmara'ya ve Boğaz'a hakim bir tepe üzerinde, 400 yıl boyunca Osmanlı sultanlarına konutluk ve siyasi merkezlik etmiş olan Topkapı Sarayı yer alır. Topkapı'da Çin Porselenleri koleksiyonunu, altın işlemeli ve değerli taşlarla süslü tahtları, sultan kostümlerini, masallardakileri andıran mücevherleri, nadir elyazması kitapları, yüzyıllarca merak uyandırmış olan harem salonlarını görebilirsiniz.
Ayasofya ile Sultanahmet Cami arasında araba yarışlarının yapıldığı Bizans Devrinin ünlü Hipodromu ve bu Hipodromun orta yerinde, bu dönemden kalma üç dikilitaş bulunur.
Yerebatan Sarayı Bizans döneminde yapılmış en önemli su sarnıçlarından biridir. En güzel Bizans devri eserlerinden biri sayılan Kariye Müzesi mozaik ve fresklerle süslü orijinal dekorunu muhafaza etmektedir. İstanbul'da görmeden edemeyeceğiniz bir başka mekan da Eyüp Camiidir. Burası, Eyüp Sultan'ı ziyaret edip manevi haz arayanlara güvercin sesleriyle her an cıvıl cıvıl bir ortam sunar.
İstanbul tarihsel yapıların yeniyle buluştuğu, yenilendiği bir şehirdir aynı zamanda. Kapalıçarşı labirentvari yapısıyla geçmişin hülyalı günlerinin izlerini taşımakta ısrar ederken bir yandan da modern dünyanın yepyeni ürünlerini serer önünüze; büyüleyici mücevherler, bakır eşyalar, halılar, çeşit çeşit deri ve süet giyim... Cazibesine kapılınca en ufak bir yorgunluk duymadan saatlerce dolaşabilirsiniz bu çarşıda.
Boğaz'da bir vapur gezisi, unutulmaz anılarınız arasına girecektir. Boğaz'ın iki yakasında sıralanan her birinden ayrı bir sevda masalının sulara yansıdığı asude ve emsalsiz yalılar, 20. yüzyılda yapılan lüks villalar, Dolmabahçe, Göksu ve Beylerbeyi Sarayları, Rumeli ve Anadolu Hisarları, balıkçı köylerinden kalma izler, lokantalar, çay bahçeleri, parklar, gece kulüpleri sizi büyüleyebilir. Aynı günde Karadeniz'in vahşi sahillerinde denize girip ardından Marmara'nın sakin kıyılarında bir çay bahçesinde bir fincan kahvenizi yudumlarken belki de tarihe geçecek anılarınızı kaleme alabilirsiniz.
Eşsiz tarihi ve kültürel geçmişi ve sayısız cazibesine ilave olarak modern oteller, istisnai lokantalar, gece kulüpleri, kabareler, tarihi çarşılar ve dükkanlar İstanbul'u konferans ve kongreler için dört dörtlük bir mekan yapmaktadır.
İlçeler
Arnavutköy, Adalar, Ataşehir, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beykoz, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Çatalca, Çekmeköy, Esenler, Esenyurt, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kadıköy, Kâğıthane, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sarıyer, Silivri, Sultangazi, Sultanbeyli, Şile, Şişli, Ümraniye, Üsküdar, Tuzla, Zeytinburnu.

Toplam İlçe Sayısı: 39
Toplam Mahalle Sayısı: 782
Toplam Köy Sayısı: 152
Çevresi
İstanbul'un dışından 25. km.de, Karadeniz'in Avrupa kıyısında Kilyos'un geniş kumsalları yaz aylarında İstanbulluları çekmektedir. Karadeniz'den içeride, Avrupa kıyısındaki Belgrad Ormanı İstanbul'un çevresindeki en geniş ormandır. İstanbullular, hafta sonlarında, gölgeliklerinde, mangallı aile piknikleri yapmak amacıyla arabalarıyla buraya giderler. Yöredeki 7 adet eski su deposu ve bazı doğal kaynaklar farklı bir atmosfer oluşturur. Osmanlı su kemerlerinden 16.'ncı yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılan Moğlova Su Kemeri en muhteşemidir. Golf Kulübü'nün üzerinden geçen yine Sinan'ın eseri 800 m. uzunluğundaki Sultan Süleyman Su Kemeri Türkiye'deki su kemerlerinin en uzunlarından biridir.
İstanbul'dan 25 km. uzaklıktaki Polonezköy, 19'uncu yüzyılda Polonyalı göçmenler tarafından Asya kıyısında kurulmuştur. Köy atmosferi içinde yürüyüşler, atlı gezintiler yapmak, buraya ilk gelenlerin yakınlarınca sunulan geleneksel Polonya yemeklerinden tatmak için Polonezköy, İstanbulluların uğrak yeridir. Üsküdar'a 70 km. uzaklıkta Karadeniz kıyısındaki Şile'nin kumsalları, restoranları ve otelleri burayı İstanbul'un en hoş tatil mekanlarından biri haline getirmektedir. Turistik açıdan popüler olan yöre, tanınmış Şile bezinin üretildiği yerdir.
Bayramoğlu - Darıca Kuş Cenneti ve Botanik Parkı İstanbul'un 38 km uzağında eşsiz bir dinlenme yeridir. Yaya yürüyüş yolları, restoranları ile bu devasa park dünyanın farklı bölgelerinden gelen kuş çeşitleri ve bitkilerle doludur.
Marmara Denizi'ndeki günlük seyirlerinden sonra yatçıların marinasına yanaşabildiği şirin Eskihisar balıkçı kasabası İstanbul'un güneydoğusundadır. Türkiye'nin 19'uncu yüzyıl büyük ressamı Osman Hamdi Bey'in kasabadaki evi müzeye dönüştürülmüştür. Eskihisar ve Gebze arasında yer alan Anibal'ın mezarı bir Bizans kalesi çevresindeki sitlerdendir.
İstanbul'dan 65 km. mesafedeki popüler tatil yeri Silivri'de birçok İstanbullunun yazlık evi bulunmaktadır. Burası harika restoranları, spor ve sağlık merkezleri ile büyük bir tatil yeridir. Konferans merkezi de iş - tatil karışımı faaliyetleri ve "kültür turizmi" için şehrin hızlı temposundan kaçan iş adamlarını çekmektedir. Tarifeli deniz otobüsü servisi İstanbul'u Silivri'ye bağlamaktadır.
Dokuz ada ile bezeli Marmara Denizi'ndeki adalar Bizanslı prenslerin sürgün yeriydi. Bugün artık varlıklı İstanbulluların yaz aylarında serin meltemlerine ve 19'uncu yüzyıl şık evlerine kaçtıkları mekanlardır. Adaların en büyüğü Büyükada'dır. Çam ağaçları arasında harika bir fayton gezisi yapabilir veya adanın çevresindeki sayısız küçük koylardan birinde denize girebilirsiniz!
Diğer popüler adalar Kınalı, Sedef, Burgaz ve Heybeliada'dır. Muntazam araba vapuru seferleri adaları her iki Avrupa ve Asya kıyılarına bağlamaktadır. Yazın Kabataş'tan hızlı deniz otobüsü servisi vardır.

Sakarya Gezilecek Yerler





Sakarya'da mutlaka gezip görülmesi gereken yerlerin başında; 
Adapazarı’nda Çark Mesire, Uzunçarşı, Sakarya Müzesi (Atatürk Evi), Deprem Müzesi, Orman Park, Poyrazlar Gölü,
Akyazı’da Kuzuluk Kaplıcaları
Ferizli’de Seyifler Kalesi
Geyve’de Geyve Boğazı, Sinanbey Zaviyesi (Elvanbey İmarethanesi), Sarıgazi Köyü, Geyve-Alifuatpaşa’da II. Bayezıt Köprüsü, Kuva-yı Milliye Müzesi, 
Hendek’te Keremali Zirvesi, Çiğdem Yaylası
Karasu Yenimahalle, Maden Deresi ve Şelalesi
Kaynarca Şeymuslihiddin Camii, Acarlar Gölü ve Longosu
Kocaali’de Kumsal, Caferiye Köyü 
Pamukova Paşalar Kalesi, Karacaahmet Türbesi
Sapanca’da Sapanca Gölü, İstanbul Dere, Rahimesultan Camii, Hasanfehmipaşa Camii, 
Serdivan’da Beşköprü (Justinianus Köprüsü)
Söğütlü’de Harmantepe Kalesi
Taraklı’da Yunuspaşa Camii, Taraklı Evleri, Karagöl Yaylası
Bunlar tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerin yalnızca bir bölümü…

Sağlık Gezisi
Benim için önce sağlık ve huzur gelir diyorsanız, Sapanca sahilinde ilk molanızı verin, doğanın dingin ve doyumsuz sadeliğinde çayınızı yudumlayın, ardından tarihi Beşköprü'yü görüp Adapazarı merkezine gelin. Öğle yemeğinizi Köfteci Mustafa'da veya Köfteci İsmail’de ıslama köfte ve üzerine de nefis Adapazarı kabağı tatlısı yiyebilirsiniz. Islama köfteden sonra Akyazı'ya doğru yola çıkın ve Kuzuluk kaplıcalarına gezinizi sürdürün ve kendinizi, akşam kaplıcanın şifalı sularına, gündüzleri de Dokurcun yaylalarına, Sülüklü göl veya Sünnet gölünün enfes manzarasına bırakın.
Alternatif olarak Samanlı dağlarından Sapanca gölüne akan derelerin kıyılarında kurulu bir kır lokantalarında kendinize nefis alabalık ziyafeti de verebilirsiniz. Arifiye İl Ormanında, Poyrazlar gölü kıyılarında veya Geyve boğazında piknik yapabilirsiniz. 

Kültür Gezisi
Eğer kültüre ve tarihe meraklıysanız, Geyve boğazından başlayıp Kurtuluş Savaşı'nın nirengi noktalarından Alifuatpaşa'daki, Kuva-yı Milliye Müzesini gezip, Sakarya nehri üzerindeki tarihi II.Bayezıt köprüsünden geçerek, Geyve'de Sinanbey Zaviyesi (Elvanbey İmarethanesi)'ni görmelisiniz. Geyve’de, Ahmet Kutsi Tecer'in "Orada bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür" şiirini yazdığı Sarıgazi Köyü’nü, oradan İpekyolu Vadisinde kıvrım kıvrım uzanan yollarıyla Taraklı'ya ulaşmalısınız. Yolda Soğuksu Köyü’ndeki kır bahçesinde mola vermeyi, mevsimine göre dalından kiraz veya üzüm yemeyi, hiç olmazsa bir yorgunluk çayı içmeyi ihmal etmemelisiniz. Her birinde bir Horasan ereninin yattığı tepelerin arasından geçip Taraklı'ya ulaştığınızda Kültürevindeki Taraklı el sanatları değerlerinin sergisini gezerken, bir yandan da enfes çayınızı yudumlayın. Hisar veya Hıdırlık tepelerine çıkıp, Türk sivil mimarisinin en güzel örneklerini bünyesinde barındıran doyumsuz Taraklı genel görünümünü fotoğraflamayı unutmayınız.

Ardından zaman tüneline girip; Yunuspaşa camiini, bitişiğindeki Rüştiye sokağını, Haşim Ağa Konağını (Fenerli Evi), yüzyıllarca beldenin çamaşırlarının yıkandığı doncakı, dar eski ama huzurlu ve güvenli Taraklı sokaklarını geziniz. Evlerinin önlerinde oturan teyzelere selam vermeyi ihmal etmeyiniz, onlar size gönüllerini açacak, Anadolu insanının gösterişsiz ama derin misafirperverliğinin en güzel örneklerini sunacaklardır zaten. Sonra Orhangazi çarşısında ev yapımı leziz gözlemeyi ayranla yiyin veya Park lokantasında Taraklı'ya has enfes ekmekle etli nohudu kaşıklayın, üstüne şeker koymadan buğdaydan yaptıkları uğut/uhut tatlısını veya köpük helvayı yemeği unutmayın. Vaktiniz varsa Karagöl yaylasına çıkıp kendinizi doğanın özgür ve zengin ortamına bırakın.

Doğa Gezisi
Alternatif gezi için Sakarya’nın kuzeyine doğru yola çıkın; Müezzinler Köyü’nü geçip sağa dönün, Okçular göletinin meşeliğinde semaverden çayınızı için, Kaynarca'nın içinden sağa dönerek Büyükkaynarca Köyü’ne ulaşın ve II. Bayezıt'ın kıssahanı (hikâye anlatıcısı) Şeyh Muslihiddin'in 1486 yılında yaptırttığı tarihi camiyi ziyaret edin, doğuya doğru yol sizi Acarlar Longozuna götürecektir. Ender göl ve ormanın bulunduğu alanda binbir çeşit çiçekler ve yabanıl hayatın çeşitlerini görmeyi unutmayın. Bu eşsiz manzaralı ormanlar içinden geçerek Karasu Yenimahalle'ye, sahile kadar gitmeyi ihmal etmeyin; zira bir yandan tavşan kanı çayınızı yudumlayacak, diğer yandan Sakarya Nehri’nin, Eskişehir'in Çifteler ilçesinden doğup 824 km.lik bir maceradan sonra Karadeniz'le kavuşmasına tanıklık edin. Ardından Karasu sahiline geçerek, kendinizi şifalı kumlara bırakın; iliklerinize kadar sağlıkla dolduğunuzu hissedeceğiniz bu kumsalda Karadeniz’in hırçın sularını dizginlemeye çalışın. Gezinizin bundan sonraki olan Maden Deresi’ne ve şelalesine uğrayıp lezzetli tatlı su balığı yiyin, üstüne de güzel bir çay için. Dönüşte Sakarya Nehri’ ile saklambaç oynayarak Adapazarı'na doğru yol alın. Yol üzerinde Ferizli Çamlık Mesiresine çıkın, çayınızı yudumlayıp dinlenirken göz alabildiğine uzanan ovaları, dağları ve doğayı seyredin...

Moladan sonra Söğütlü'den geçerken önce yapıldığı dönemdeki haliyle ayakta olan Harmantepe Kalesi’ne gezin. Burada Bizans veya Osmanlı askerlerinin bölgeyi korumak için tuttuğu nöbetlere, verdikleri amansız mücadelelere kısaca tarihe tanık olun. Güzergâhın Adapazarı’na ulaşmadan son noktası olan Poyrazlar Gölü’ne uğrayıp, meşelikte mola verin. Varsa yanınızda ızgaranız, yakıp köftelerinizi kızartın, neşeniz tavan yapsın.